Bütünleyici Parça Ve Eklenti
Zilyetliğin Kazanılması, Korunması ve Sona Ermesi
Bütünleyici Parça Ve Eklenti
Zilyetliğin Kazanılması, Korunması ve Sona Ermesi

Zilyetliğin Devri ve Türleri

Taşınırlar alanında mülkiyetin devri sonucunu meydana getiren, sınırlı ayni hakların kurulmasını sağlayan, tasarruf işleminin son ayağı olan zilyetliğin devrinin gerçekleşmesi bakımından eşya hukuku sahnesini ayakta tutan açıklık ilkesi önem arz etmektedir.

Taşınmazlar alanında ayni hakları üçüncü kişilere açıklanması, fark edilebilir kılması, anlatması sicile yapılan tescil yoluyla gerçekleşmektedir. Buna bağlı olarak ayni haklar üzerindeki mülkiyetin kazanılması, sınırlı ayni hakların doğumunda tescil kurucu etkiye sahiptir.

Köprünün öbür tarafında taşınırlar alanında da bu açıklığı zilyetlik sağlamaktadır. O zaman zilyetlik dediğimiz şey tasarruf işleminin bir ayağı olan zilyetliğin devrini oluşturur. Aslında ayni hakları üçüncü kişilere açıklama görevi üstlenmiştir. Bu nedenledir ki zilyetliğin asli işlevi olan ayni hakları açıklama fonksiyonunu göz ardı edilmemelidir. Ayni haklar ya buz beyazıdır ya da gece siyahıdır. Ara geçişler ayni haklarda bulunmamaktadır. Bu nedenle zilyetliğin devri su gibi berrak olmalıdır.

ZİLYETLİK DEVRİNİN ÇEŞİTLİ ŞEKİLLERİ

Zilyetliğin devri ya zilyet kılınacak kişiye fiili hakimiyetin sağlanması yani onun dolaysız zilyet kılınması ile veyahut bir dolaylı zilyetlik sağlanması ile olmaktadır. Bir de esasen malı elinde bulunduran kimsenin zilyetlik sıfatının değiştirilmesi hali vardır ki kısa elden teslim adı verilen bu hal için, Medeni Kanunda hüküm konulmamıştır.

Kısa elden teslim sadece fer’i zilyede asli zilyetliğin geçirilmesinde değil, malı elinde bulunduranın zilyetlik sıfatının değiştirildiği diğer hallerde de söz konusu olmaktadır. Örneğin (A), (B)’ye kiraladığı malın sonradan (B) de olan bir borcu için rehin kalmasını kabul ederse, rehin bakımından bir kısa elden teslim söz konusudur.

1. Yeni zilyedin dolaysız (doğrudan doğruya) zilyet kılınması

Yeni zilyedin dolaysız zilyet kılınması malın onun fiili hakimiyetine, iktidarına geçirilmesini gerektirmektedir.

Zilyetliğin Devri  

TMK m. 977 uyarınca, “Zilyetlik, şeyin veya şey üzerinde hâkimiyeti sağlayacak araçların, edinene teslimi veya edinenin önceki zilyedin rızasıyla şey üzerinde hâkimiyeti kullanacak duruma gelmesi hâlinde devredilmiş olur” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre;

a. Malın teslimi

Teslim malın madde itibari ile yeni zilyede verilmesi şeklinde olmaktadır. Doktrinde hakim düşünceye göre teslim yolu ile zilyetliğin kazanılmasında rıza aranmamaktadır. Teslim sadece maddi bir fiildir. Kanaatimizce, bu hakim fikirde isabet bulunmamaktadır. Şöyle ki; bu fikrin benimsenmesinin sebebi zilyetlik iradesi ile malda hakimiyeti ele geçirenin, önceki zilyedin rızası bulunmazsa veya rıza geçerli olmasa da zilyet olacağından şüphe bulunmamasıdır. Halbuki, bu ihtimalde malı alan zilyet olmakta fakat, zilyetliği devren değil aslen kazanmış olmaktadır. Örneğin, (A) bir malını (B)’ye satıp teslim ederse, fakat (A) ayırt etme gücünden yoksunsa (B) yine zilyetliği aslen kazanma yolu ile kazanacaktır.

Teslim yolu ile zilyetliğin devri, tarafların birbirine uygun rızası ile zilyetlik konusu malın, evvelki zilyet tarafından kazananın iktidarına sokulmasıdır. Zilyetliğin devri, soyut bir hukuki işlemdir. Devrin, buna sebep teşkil eden işlemin geçerliliğine tabi olması için hiçbir dayanak bulunmamaktadır. Rıza uyuşması gaipler arasında ise zilyetliğin devrinin gerçekleşmesi malın zilyetliği kazananın iktidarına sokulması ile olacaktır.

b. Araçların teslimi

Malı kazananın hakimiyetine geçirilmesi, o mal üzerinde iktidarı sağlayan araçların teslimi ile de olabilmektedir.

Binaların veya kapalı kilitli yerlerin teslimi anahtarların alıcıya verilmesi ile mümkündür. Yalnız alıcı anahtarları teslim alınan bina ve kapalı yere hiçbir engelle karşılaşmadan dilediği zaman girebilmelidir. Eğer anahtarlar teslim edilmekle beraber iktisap eden bina ya da kapalı yere serbestçe giremiyorsa, bu hareketine mani olunuyorsa teslim vaki olmuş sayılmamaktadır. O halde zilyetliğin nakli de tam olarak gerçekleşmemiş demektir. Keza (A) sattığı malların bulunduğu deponun anahtarını (B)’ye teslim etmekle depodaki malların zilyetliğini devretmiş olacaktır.

c. Malın, yeni zilyedin fiili hakimiyetine bırakılması

Önceki zilyedin ayrıca bir fiiline gerek kalmadan fiili hakimiyeti ele geçirebilme imkanının sağlanması ile mümkün olabilmektedir.

TMK m. 977 uyarınca, “Zilyetlik, şeyin veya şey üzerinde hâkimiyeti sağlayacak araçların, edinene teslimi veya edinenin önceki zilyedin rızasıyla şey üzerinde hâkimiyeti kullanacak duruma gelmesi hâlinde devredilmiş olur” hükmü yer almaktadır. Örneğin, tarlasını kiralayan kimsenin kiracıyı tarlanın başına götürüp kiraladığı yeri ona göstererek, kiracı sıfatı ile tarlayı kullanabileceğini söylemesi ve kiracının bu şekilde tarla üzerinde hakimiyeti kullanacak duruma konulması zilyetliğin devrini sağlayacaktır.

2. Yeni zilyedin dolaylı (vasıtalı) zilyet kılınması

Mal veya malda iktidarı sağlayan araçlar malı kazanana değil de, onun temsilcisine teslim edilirse yeni zilyet, zilyetliği temsilcisi aracılığı ile kazanır.

TMK m. 978 uyarınca, “Temsilciye yapılan teslim, temsil edilene yapılmış gibi zilyetliği geçirir” hükmü yer almaktadır.  

Önceki zilyet bir özel hukuki işleme dayanarak zilyet olmaya devam ederse zilyetliği yeni kazanana dolaylı olarak zilyetlik tanınmış olmaktadır. Zilyetliğin bu şekilde devrine hükmen teslim denilmektedir.

a. Temsilci aracılığı ile zilyetliği kazanma  

Temsilci sıfatı ile hareket eden kimse, kendisi için zilyetlik iradesi taşımadığı için zilyet olmaz, fiilen hakimiyetine girmiş malda sadece başkası için zilyet durumundadır. Ayırt etme gücü olmayan bir kimse adına zilyetlik kazanan kanuni temsilci, ayırt etme gücü olmayana dolaylı zilyetlik kazandırmaktadır.

b. Hükmen teslim

Zilyetliği devreden kimsenin özel bir hukuki işleme dayanarak malı kendi hakimiyetinde alıkoyarak, kazanana sadece dolaylı bir zilyetlik tanıması halidir.

TMK m.  979 uyarınca, “Bir üçüncü kişi veya zilyetliği devreden, özel bir hukukî ilişkiye dayanarak zilyet olmakta devam ederse zilyetlik, teslim gerçekleşmeksizin kazanılmış olur” teslimsiz devir başlığı altında bu hükme yer verilmiştir. Örneğin, bayan (B) Ağustos ayında kürkçü (K)’dan bir manto satın almış ve bu mantoyu kışa kadar kürkçünün muhafaza etmesi hususunda taraflar anlaşmışlardır. Hükmen teslim kurumu fuzuli işlemlere gerek bırakmayarak herhangi bir teslim olmaksızın, sırf (B) ile (K)’nın bu konudaki anlaşmaların sonucu zilyetliği (B)’nin kazandığının kabulünü sağlamaktadır. Şayet önceki zilyet, fer’i zilyet olarak kalıyorsa, yeni zilyede asli zilyetlik hükmen teslimle devredilmekte, şayet önceki zilyet başkası için zilyet durumunda kalıyorsa münhasır zilyetlik hükmen teslimle devredilmektedir. Ancak herhalde malın önceki zilyedin elinde kalması özel bir hukuki ilişkiye dayanmalıdır. Özel sebebi doğuran bir hukuki ilişki mevcut değilse, kazanan dolaylı zilyetliği ve buna bağlı olarak mülkiyeti kazanamamaktadır.

Diğer taraftan genel olarak taşınır mülkiyetinin hükmen teslim yolu ile kazanılmasına TMK m.766 iki sınır getirmektedir.

TMK m. 766 uyarınca, “Bir taşınırın mülkiyetini nakleden kimse özel bir hukukî ilişkiye dayanarak o şeyin zilyetliğini korursa, mülkiyet teslimsiz geçmiş olur. Ancak, bu işlem üçüncü kişileri zarara sokmak veya taşınır rehni kurallarından kurtulmak için yapılmışsa, mülkiyetin nakli sonuç doğurmaz” hükmü yer almaktadır.

Hükmen teslimin en çok uygulama alanı bulduğu kurum, teminat amaçlı mülkiyet devirleridir. Bu yolla zilyetlik alıkonularak borcun ödenmemesine karşı, teminat olmak üzere mülkiyetin geçirilmesi mümkün olmaktadır.

c. Zilyetliğin havalesi

Dolaylı zilyet durumunda olan kişinin, bu zilyetliğini, tarafların anlaşması ile, kazanacak olana devretmesidir. Anlaşma ile zilyetlik devredilmiş olmaktadır. Zilyetliğin kazanana devredilmesi için, zilyetliği elinde tutan kişiye bir ihbarda bulunmaya gerek yoktur. Örneğin, (A), (B)’nin intifa hakkına tabi olup, onun elinde bulunan taşınır malını (C)’ye satıp mülkiyeti ona nakletmek isteyince, şayet zilyetliğin havalesi imkanı olmazsa (A), mal (B)’nin elinde durdukça bu malı (C)’ye teslim edemeyeceği için mülkiyeti de nakledemeyecektir.

Devredilecek dolaylı zilyetliğin mutlaka asli zilyetlik olması şart değildir. Kiracı (K)’ da olan bisikletini (B)’ye rehnetmek isteyen (A), bisikletin rehin sebebiyle fer’i zilyetliğinin (B)’ye geçmesi hususunda onunla anlaşırsa, (B) havale yoluyla dolaylı bir fer’i zilyettir. Zilyetliğin havale yolu ile devri için dolaysız zilyet durumundaki üçüncü kişinin zilyetliği havale edenin eşya üzerindeki hakimiyetini tanıması gerekmektedir. Aksi halde zilyetliğin havalesi söz konusu olamayacaktır. Örneğin, malı çalınmış bir kimse, mülkiyet hakkına sahip ise de zilyetliği yoktur. Bu kişi hırsızdaki malını bir başkasına satarsa, hiçbir şekilde zilyetliği devredememektedir.

Zilyetliğin havale yolu ile devrinin geçerli olması için bu hususta tarafların anlaşması yeterlidir. Fiilen malı elinde tutanın rızası aranmamaktadır. Anlaşma bir şekle de tabi değildir. Fakat bu devrin malı elinde tutana karşı hüküm ifade edebilmesi için zilyetliğin havalesinin ona, zilyetliği devreden tarafından bildirilmesi gerekmektedir. Bildirme, malı elinde bulunduranın bundan böyle yeni kazanan kişi için zilyet olacağına ilişkindir. Aracı kişi, bildiriye uymayı kabul ederse, eski dolaylı zilyedin dolaylı zilyetliği sona ermektedir. Kabul etmezse, yeni kazanan kimse kanunen zilyet durumundadır; zilyetliği devreden ise yeni zilyede zilyetliği sağlayan aracı durumundadır. Bu haber verilmeden önce sözü geçen malı fiilen elinde bulunduran kişi, malı eski zilyede geri verirse, kural olarak bu yüzden sorumlu olmamaktadır. Ancak aracı kişi zilyetliğin havalesini başka yollardan, örnek olarak kazananın bildirimi ile kesin bir şekilde öğrenmiş olmasına rağmen kasten malı eski zilyede geri verirse ve bu yüzden sonraki zilyet zarara uğrarsa, TBK m. 49/f.2 gereğince aracı kişi, bu zararı tazminle yükümlü olabilmektedir.

Zilyetliği havale eden, kendi adına ihbarı yapması için yeni zilyede temsil yetkisi vermiş ve yeni zilyet bu yetkisini belgelendirerek ihbarı yapmışsa, zilyetliğin devri aracı kişi için de hüküm ifade etmektedir.

TMK. 979/f.3 uyarınca, “Üçüncü kişi, zilyetliği devredene karşı ileri sürebileceği sebeplerle şeyi edinene vermekten kaçınabilir” hükmüne yer verilmiştir.

Her ne kadar hüküm kaçınma sebebinin bir ayni hakka veya bir kişisel hakka dayanması bakımından bir fark gözetmiş değilse de, zilyetliğin havalesi sonucu kazanılan hakkın ayni hak, aracı kişinin itirazının dayanağının ise kişisel hak olduğu hallerde, sözü geçen itirazın yeni ayni hak sahibini etkilemeyeceği kabul edilmiştir.

Şahsi hak sahibinin hapis hakkı varsa, bu sebeple teslimden kaçınabileceği şüphesizdir. Bu durumda geri vermekten kaçınma artık kişisel hakka değil ayni hakka dayanmış olmaktadır.

Bu hükmün istisnası;

TMK m. 310 uyarınca, “Sözleşmenin kurulmasından sonra kiralanan herhangi bir sebeple el değiştirirse, yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olur” hükmü kiralananın el değiştirmesi konu başlığı altında yer almaktadır.

d. Emtiayı temsil eden senetlerin teslimi

TMK m.  980 uyarınca, “Bir taşıyıcıya veya umumî mağazaya bırakılmış emtiayı temsil eden kıymetli evrakın teslimi, emtianın teslimi gibi sonuç doğurur.

Kıymetli evrakı iyiniyetle teslim alan kimse ile emtiayı iyiniyetle teslim alan kimse arasında uyuşmazlık çıkarsa emtiayı teslim alan tercih olunur” hükmü yer almaktadır.

İlgili madde hükmüne göre zilyetliğin devrinin söz konusu olması için;

• Bir taşıyıcıya veya umumi mağazaya teslim edilmiş mal bulunmalıdır.

• Bu mal için kıymetli evrak niteliğinde bir senet verilmiş olmalıdır.

• Emtiayı temsil eden kıymetli evrakın teslimi, kazanan kimseye malın dolaylı zilyetliğini geçirmektedir.

• Emtiayı temsil eden kıymetli evrak düzenleme yetkisi umumi mağaza vasfı taşıyan antrepolara verilmiştir. Umumi mağazalar Ticaret Bakanlığının müsadesiyle kurulmaktadır.  

Bu mağazaların düzenleyeceği kıymetli evrak iki çeşittir:

1.      Makbuz senedi: Malın mülkiyetini geçirmeye yaramaktadır.

2.      Varant: Malı rehnetmeye yaramaktadır.

Makbuz senedinin, bir kişiden diğerine devri malın malik sıfatıyla dolaylı zilyetliğini, varantın teslimi ise malın rehin hakkı sebebiyle dolaylı fer’i zilyetliğini geçirmektedir.

Taşıyıcıların düzenleyeceği kıymetli evraklar:

•  Taşıma senedi

• Konişmento (Deniz yolu ile taşımada emtiayı temsil eden senede konişmento denilmektedir.)

Şayet malı temsil eden kıymetli evrak bir kişiye teslim edilmiş iken, malı elinde bulunduran taşıyıcı veya umumi mağaza sahibi, bu malı iyiniyetli bir üçüncü kişiye teslim ederse, malda fiilen hakimiyeti ele geçiren üçüncü kişinin zilyetliği tercih edilecektir.

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı ÖzEr Avukatlık Bürosu’na aittir. Tüm içerik ve makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı ve zaman damgalıdır. Sitemizdeki içeriklerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.