
Zilyetliğin Kazanılması, Korunması ve Sona Ermesi

Yolsuz Tescilin Düzeltilmesi – Tescil İsteme
Aleyhine açılan dava sonucunda zilyet olduğu malı geri vermek mecburiyetinde kalan haksız zilyedin, geri verme borcunun kapsamı, geri vereceği mala yaptığı masrafları isteyip isteyemeyeceği meseleleri haksız zilyedin iyiniyetli olup olmamasına göre farklı hükümlere tabi kılınmıştır. Şayet hak sahibinin iradesi ile zilyetlik devren kazanılmasına rağmen hak kazanılamadığı için (örnek olarak sbebe bağlılık prensibi sonucu) istihkak davası açılan hallerde zilyetliğin geri verilmesinde TMK m.993-995 uygulanmaktadır.
Birden çok kişi aynı anda haksız zilyet ise (müşterek zilyet, elbirliğiyle zilyet veya hırsızın çaldığı malı kiralamasında olduğu gibi biri asli diğeri fer’i zilyet) her biri kötüniyet veya iyiniyetine göre ayrı hükümlere tabi olabilmektedir.
GERİ VERMEKLE YÜKÜMLÜ İYİNİYETLİ ZİLYETLERİN DURUMU
Burada söz konusu iyniyet, zilyedin zilyetliğinin haksız olduğunu bilmemesi ve bilecek durumda olmamasıdır. Fakat başlangıçta iyiniyetli bir zilyet -şayet buna hak kazanamamış olup da TMK m.989 sonradan zilyetliğinin haksız olduğunu öğrenirse, zilyetliğinin iyiniyetle cereyan ettiği devre için iyiniyetli zilyetlik, sonrası için kötüniyetli zilyetlik hükümlerine tabi olacaktır.
Zilyet aleyhine dava açılmasının onu iyiniyetli olmaktan çıkarıp çıkarmayacağı tartışmalıdır. Yargıtay, sadece dava açılmasının zilyedi kötüniyetli kılacağını kabul etmemektedir.
Yargıtay Kararı: Davanın açılması üzerine değil, geri verme kararı verilmesinden sonra zilyet kötüniyetli sayılır.
a. Geri verme yükümlülüğünün kapsamı
Mal ne vaziyette ise iyiniyetli zilyet bunu o halde geri vermek ile yükümlüdür. Mal kısmen elinden çıkmış ise kalanı geri verecektir.
TMK m. 993 uyarınca “İyiniyetle zilyedi bulunduğu şeyi, karineyle mevcut hakkına uygun şekilde kullanan veya ondan yararlanan zilyet, o şeyi geri vermekle yükümlü olduğu kimseye karşı bu yüzden herhangi bir tazminat ödemek zorunda değildir.
İyiniyetli zilyet, şeyin kaybedilmesinden, yok olmasından veya hasara uğramasından sorumlu olmaz” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre şayet malı elinden çıkaran iyiniyetli zilyet, bunun karşılığında bir değer edinmişse, bu değer ancak sebepsiz zenginleşme teşkil ettiği ölçüde kendisinden istenebilinecektir.
Karineyle mevcut hakkına uygun şekilde kullanan
İyiniyetli zilyet, kendisinin malın maliki olduğu kanaatinde ise, yani malik sıfatı ile iyiniyetli zilyet ise, maldan her türlü yararlanma yetkisine sahiptir. Ancak iyiniyetli zilyet, örnek olarak rehin hakkı sahibi olduğu kanaatinde ise, yani rehin hakkı sahibi sıfatı ile iyiniyetli zilyet ise, malı kullanma yetkisi bulunmamaktadır.
b. Yaptığı giderler (masraflar) bakımından talep hakkı
Zorunlu, yararlı ve lüks masraf kavramları
Giderden amaç, mal yararına yapılan giderdir. Bir giderin zorunlu sayılması, malın korunması ve iktisadi fonksiyonunu devam ettirmesi için yapılmış olmasına bağlıdır. Bir giderin yararlı sayılması ise malın değerini veya randımanını artıran gider olmasına bağlıdır. Zorunlu ve yararlı sayılmayan giderler lüks gider sayılmaktadır. Bir olayın hangi kategoriye girdiği her olayın özelliklerine göre yerel adete bakılarak, objektif şekilde tayin edilmesi gerekmektedir.
Zilyedin masrafları talep hakkı
Malı geri vermekle yükümlü iyiniyetli zilyet, zorunlu ve yararlı giderlerin karşılığını talep edebilmektedir. Bu hakkı, ancak kendisine iade talep edene karşı kullanabilmektedir. İade talebinde bulunmamış kimseden gider talep edilemez. Keza geri verilmesi söz konusu olmayan kaybolmuş bir mala yapılan giderler de istenememektedir.
Zilyet malın geri verilmesini talep eden kimseden, yaptığı zorunlu ve yararlı bütün giderleri talep edebilir. Bu giderlerin tutarı kendisine ödeninceye kadar malı geri vermekten kaçınabilmektedir. Burada bir geri vermekten kaçınma yetkisi söz konusudur. Bu yetkinin hapis hakkından en önemli farkı şudur ki, masraflarını tahsil edemeyen zilyedin malı sattırarak giderlerin karşılığını elde edebilme imkanı bulunmamaktadır. Lüks giderlere gelince, zilyedin bunların karşılığını istemek hakkı yoktur. Fakat, yaptığı gider sonucu malda meydana gelen ekleri zararsızca ayırma imkanı varsa bunları ayırıp alabilmektedir. Şayet geri vermeyi talep eden, lüks giderlerin karşılığını ödemeyi teklif ederse, bu takdirde zilyet ayırabileceği lüks giderleri ayırıp alamaz, giderlerin karşılığını kabule mecburdur.
TMK m. 994 uyarınca “İyiniyetli zilyet, geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderleri tazmin etmesini isteyebilir ve bu tazminat ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabilir.
İyiniyetli zilyet, diğer giderler için tazminat isteyemez. Ancak, şeyin geri verilmesinden önce kendisine bu giderler için bir tazminat önerilmezse, kendisi tarafından o şeyle birleştirilen ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri o şeyi geri vermeden önce ayırıp alabilir. Zilyedin elde ettiği ürünler, yaptığı giderler sebebiyle doğan alacaklarına mahsup edilir” hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda iyinyetli zilyet, şayet malın ürünlerinden yararlanmışsa bu yararlanma oranında, giderler dolayısıyla sahip olduğu alacaktan indirim yapılacaktır.
GERİ VERMEKLE YÜKÜMLÜ İYİNİYETLİ OLMAYAN (KÖTÜNİYETLİ) ZİLYETLERİN DURUMU
Başlangıçta iyiniyetli olan zilyet, sonra kötü niyetli zilyet durumuna girerse, o tarihten sonrası için iyiniyetli olmayan zilyet hükümlerine tabi olmaktadır.
A. Geri verme yükümlülüğünün kapsamı
TMK m. 995 uyarınca “İyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır.” hükmü yer almaktadır
Şu halde iyiniyetli olmayan zilyet malı geri verdikten başka:
a) Malı alıkoymuş olması yüzünden hak sahininin uğradığı zararları tazmin edecektir.
Kötü niyetli zilyet mala verdiği zararları tazminle yükümlü olduğu gibi, malikin malını kullanmasını engellemiş olmasından doğan zararları ve mal elinden çıkmışsa değerini de tazminle yükümlüdür. Malın geri verilmesinin önceki zilyet için bütün değerini kaybetmesi halinde, bu zilyet malı kötüniyetli zilyede bırakıp, zararının tazminini isteyebilmektedir. Örneğin, atı çalınan arabacının artık başka bir işe başlamış olması.
Birbirini izleyen zilyetlerden, önceki zilyet kötüniyetli zilyet, sonraki kötüniyetli zilyedin verdiği zararlardan da sorumludur. Zira bu halde de malın haksız alıkonulmuş ve başkasına devredilmiş olmasından doğan bir zarar bulunmaktadır. Bu tazminat haksız fiil esasına dayanan bir tazminattır. Ancak kusur aranmamaktadır. Kötü niyetli zilyet, malda olan kayıp ve hasarların, geri vermeyi talep edenin zilyetliğinde de meydana geleceğini ispat edecektir. Örneğin, kötü niyetli zilyedin evinde çıkan yangında mal yanarsa zilyet bunun değerini tazmin edecektir. Fakat, mal bir hayvan olup da yaşlılığı sebebiyle ölürse, zilyet bunun değerini tazmin edememektedir. İyiniyetli olmayan zilyet, şeyi kime geri vereceğini bilmediği sürece ancak kusuruyla verdiği zararlardan sorumlu olmaktadır. Şu halde, kötüniyetli zilyet, malı kime vermesi gerektiğini bilmediği sürece, ancak kusuru ile vuku bulan zararlardan sorumlu olmalıdır. Ancak bu durumda zilyet malın malikini öğrenmek için gerekeni yapmış olmalıdır. Birbirini izleyen kötü niyetli zilyetlerin, malın alıkonulmuş olmasından doğan zararlardan müteselsilen sorumlu olması TBK m. 61‘deki şartların gerçekleşmesine bağlıdır.
TMK m. 61 uyarınca “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” hükmü dış ilişkideki şartlardan bahsetmektedir.
b) Elde ettiği ürünleri tazmin
Zilyedin topladığı mahsulün (doğal ürünler) veya tahsil ettiği kira bedelinin (hukuki ürünler) tazmini bu niteliktedir. Ürün aynen mevcutsa aynen geri verilmesi gerekmektedir. Zira kötüniyetli zilyet ürünleri toplamakla malik olunamayacaktır.
c) Elde etmeyi ihmal ettiği ürünleri tazmin
Mahsulün toplanmayarak telef olması veya kiraların tahsil edilmeyerek zamanaşımına uğramış olması veya kiraya verilebilecek bir malın kiraya verilmemiş olması halinde, zilyet bunları elde etmiş olsa idi tazmin etmesi gerekecek meblağı, bu ürünleri elde etmeyi ihmal etmiş olması halinde de tazmin edecektir.
Hak sahibinin mal elinde olsaydı elde edebileceği ürünlerin tazmini esasen malın alıkonulmuş olmasından doğan zarardır.
d) Kötü niyetli zilyedin malı bizzat kullanma suretiyle maldan yararlanmasının tazminatı gerektirip gerektirmeyeceği, tazminatı gerektirirse bu tazminatın hukuki dayanağının ne olacağı gerek Yargıtay içtihatlarında gerekse doktrinde tartışma konusudur.
Uygulamada özellikle taşınmazlarda haksız zilyetlerin yararlanması bakımından bu sorun eski hukukumuzdan gelen terimlerle fuzuli işgal halinde ecrimisil adı altında tanınmaktadır. Doktrinde bu sorun tartışmalıdır. Bazı yazarlar haksız fiil esasını bazı yazarlar ise sebepsiz zenginleşme bulunduğunu, bazı yazarlar da bizzat kullanmanın ‘elde ettiği veya elde etmeyi ihmal ettiği ürünler’ kavramı içinde yer alacağını savunmaktadır. Kanaatimizce, kötüniyetli zilyedin bizzat kullanarak sağladığı yararın tazmini bakımından, malın kiraya verilebilecek bir mal olup olmadığına bakılmalıdır. Şayet kiraya verilebilecek bir mal söz konusu ise, kötü niyetli zilyet malı kiraya vermeyip bizzat kullanmakla bu ürünü elde etmeyi ihmal etmiş sayılarak doğrudan doğruya TMK m. 995 uygulanmak gerekmektedir.
Malın kiraya verilebilir olmasını arayan Yargıtay kararları, malın kiraya verilmemiş olmasını, elde edilmesi ihmal edilen ürün olarak değil; malik için zarar olarak nazara almaktadır.
Şayet mal kiraya verilmesi söz konusu olmayacak bir mal ise, kötüniyetli zilyetten hiçbir tazminat istenmemelidir.
Zarar aranmamasına rağmen, ecrimisil davalarına da TMK m. 995’e dayanan diğer tazminat davalarında olduğu gibi, kıyasen haksız fiil tazminatına ait zamanaşımının uygulanması kanunun ruhuna ve kurumun bünyesine uygun düşmektedir. Ecrimisil için zarar şartını arayan ve bunu haksız fiil tazminatı sayan Yargıtay için bir zorunluluktur.
Halbuki Yargıtay kararlarının bu zorunlu sonuca varmadığı görülmektedir.
e) İyiniyetli olmayan zilyet kullanma dışında maldan hak sahibinin elde etmeyeceği veya edemeyeceği bazı karlar sağlamışsa, bu sorun TMK m.995’in kapsamı dışındadır. Bu karlar için TBK m.530 uygulanabilmektedir.
TMK m. 530 uyarınca, “İşsahibi, kendi menfaatine yapılmamış olsa bile, işgörmeden doğan faydaları edinme hakkına sahiptir; ancak zenginleştiği ölçüde, işgörenin masraflarını ödemek ve giriştiği borçlardan onu kurtarmakla yükümlüdür” hükmü yer almaktadır.
B. Giderleri talep hakkı
İyiniyetli olmayan zilyet, hak sahibi için de yapılması zorunlu olan giderlerin karşılığını isteyebilmektedir. Ancak yararlı ve lüks giderlerini isteyemez. İyiniyetli zilyetten farklı olarak kötüniyetli zilyedin isteyebileceği zorunlu giderler bakımından, gider ödeninceye kadar malı geri vermekten kaçınma hakkı bulunmamaktadır. Hak sahibinin giderleri talep hakkı TBK m.82‘deki zamanaşımına tabi olacaktır.
TMK m. 82 uyarınca “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar” hükmüne yer verilmiştir.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı ÖzEr Avukatlık Bürosu’na aittir. Tüm içerik ve makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı ve zaman damgalıdır. Sitemizdeki içeriklerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.